Social Icons

www.isvecteyasam.com

16 Aralık 2006

Santa Lucia... Santa Lucia´yi kutladik...

Ayin 13´unde Santa Lucia´yi kutladik..Nedir peki bu?

Santa Lucia, Italya´da yasamis bir kisi..Fransizlarin Jean d Arc´i gibi birisi...
Basinda mumlar tasiyan bir kisilik..Isigin prensesi..

Santa Lucia aslinda katolikler icin onemli bir kisilikken, Isvec protestan olmasina ragmen burda da kutlaniyor..Sordugumda kutlamalarin cok guzel oldugu ve insanlarin bunu sevdikleri icin diyorlar..

Sabah saat 08:30 da okulun kapilari acildi ve

9 Aralik Vasteros´ta ki Parti

Nereden baslayacam bilmiyorum cunku uzun zamandir birseyler yazmadigim gibi uzun zamandir bircok sey yasadim...Bu sebeple onceligi Vasteros´a veriyorum..Cunku o cok guzeldi ve ben cok eglendim ve cokta sasirdim..Once insan neden sasirir onu bilmek lazim cunku artik cok fazla birseye sasirmayan ben neden orada sasirdim degil mi? Bunun icin bircok tanim yapilabilir, yapilmistir da ama en basitinden insan gormedigi, bilmedigi bir seyle karsilastigi zaman sasirir..


Neyse konuyu uzatmayalim, sonradan okumasi zor olur.. :)) Neyse bircok kez uni. partiye gitmistik ama orada genelde degisim ogrencileri oldugu icin cokta guzel sayilmazdi.. Ilke kez sadece isveclilerin bulundugu bir partiye gittik..Anna´nin arkadasi Vasteros´ta yeni bir eve ciktiklari icin parti duzenlemislerdi ve Anna´da bizi de davet etmisti..Natalia ile birlikte gittik.. Ev 2 oda bir salondu..Ufacikti ama evde 35 ten fazla insan vardi ve sadece Natalia ve ben yabanci bir millettendik.. Her zamanki gibi once pre-party.Ardindan partyve elbette daha sonra after-party yapildi gene... Ama bu sefer isveclilerin nasil olduklarini gorduk.. Hani demistim ya zamaninda cilgin isvec partisi yok buralarda diye ama varmis..Simdi bunu soyluyorum..Varmis..Natalia ve evde gariban gariban, uzaydan gelmis gibi oturduk.. :)) Tabi Anna genelde bizi yalniz birakmadi sagolsun.. :)))


Sonuc olarak ben cok eglendim...Unutulmaz bir geceydi... Unutulmaz...
Bu arada Anna´nin arkadasinin babasinin Turkiye ile bir anisinida anlatmadan gecmeyeyim.. Turkiye´nin dogusunda yaklasik 7 sene once polisler tarafindan yakalanmis ve ingilizce bilmeyen polisler sadece "Pasaport, Pasaport.." diye bunu tartaklamislar, pasaportunun otelde oldugunu anlatamamis ve bir sure nezarette kalmis.. :))


Iste boyle...Burdan ulkeme bakinca... "Burasi Turkiye, burada hersey olasidir!!" demeden duramiyorum...Ne de olsa orasi Turkiye...

01 Aralık 2006

Mumlar..Dogum Gunu..Universite Parti..

Efendim merhabalar tekrardan.. Uzun zaman oldu yazmayali birseyler.Fakat suda var ki cokta farkli birseyler yaptigim olmadi..Amagecen gun Fagerlid 'de (cocuk parkinda) cocuklarla birlikte mum yaptik... Bende kendime birkac tane yaptim iste...
Ayrica 29 kasim Natalia'nin dogum gunu oldugu icin Fagerlidden dogruca Erika ve Christina'nin evlerine gittik. Neredeyse tamami bizim evden tasinan malzemlerle yapilan pizza, yani ona benziyordu, ve meyve salatasi yiyerek Natalia'nin dogum gununu kutladik. Ardindan universiteye partiye gittik...Tabi ardindan gelen gun okula gitmedim, cunku zaten partiden once yorgundum ve zorla partiyede goturulunce iyice yoruldum ve sabah saat 13:30 civari uyanarak okula gitmeme gerek kalmadi, nede olsa tum dersleri kacirmistim :p
Bu arada artik cektigim resimelri gorebilirsiniz..Bircok basarisiz web sitesi yapim denemelerinden sonra nihayet resimleri yuklayabilecegim bir site buldum...Yan taraftaki linkten adresine ulasabilir ve resimelri gorebilirsiniz..
Saglicakla kaliniz efendim..

26 Kasım 2006

Tamales ve Havalar arasindaki iliski...


Uzun bir aradan sonra birşeyler yazmak için vakit buldum..Kısaca geçen hafta olanları anlatırsak..Aslında pek öyle farklı birşey olmadı..Sadece okulun yanındaki Colombia Cafe epey zaman harcıyoruz bu aralar.. Arada bir çay içmeye gidiyoruz.. Ama son olarak oranın sahibi Marta bize Kolombiya ya özgü bir yemek yaptı.. TAMALES.. Nasıl birşey derseniz.. Müz yaprağının içinde pişirilen pirinç, tavuk budu ve yumurtadan oluşan bir yemek.. Birde domuz eti oluyordu ama

20 Kasım 2006

Bir eve 25 kişiyi nasıl sığdırırsınız?

Merhabalar efendim...

Uzun zamandır birşeyler yazma fırsatım olmamıştı ama şu ders arasından faydalanarak birşeyler yazayım dedim..Nede olsa dün merakla nasıl olacağını beklediğimiz halloween partimizi yaptık evde..

Perşembeden konuklar gelmeye başladılar eve ve cuma akşamı 19 kişi ölmüştük evde..Cuma akşamı "Herkes Farklı,Herkes Eşit" insan hakları projesinin isveç ayağı olan "Alla Olika, Alla Lika" nin akşam partisine gittik..Çünkü daha önceden haberimiz yoktu..Ama

10 Kasım 2006

Elvis and Nemo

Evde herseyimiz vardi diye dusunurken birden aklimiza eksik birseyler geldi…Bir hayvanimizin olmadigini farkettik…hemen bir hayvan almaliydik. Özellikle Natalia’nin israrlarina tdayanamayarak ev ahalisi olarak bir hayvan almaya karar verdik…Natalia’ya kalsa cesit cesit hayvan alacakti ama biz bir kriter bulduk hangi hayvani alacagimiza karar vermek icin…En ucuz hayvani alacaktik…Gittik ve uzun arayislardan ve diger pahali ama guzel hayvanlara ic geciren bakislarimizdan sonra en ucuz baliklardan 2 tane almaya karar verdik.. Altin baliklari bizim deyisimizle japon baliklari…Tabi isim bulmaya gelmisti sira…Uzun tartismalardan sonra Nemo ve Elvis isimlerinde karar kildik…Nemo Natalia’dan, Elvis ise benden cikti…Tamam isimleride bulduktan sonra hangisi Elvis ve hangisi Nemo olacakti ve nasil anlayacaktik? Uzun incelemelerden sonra Nemo’nun alninda miniminnacik ve Elvis’te olmayan bir beyaz nokta bulduk. Artik kimin kim oldugunada karar verdikten sonra yeni ev arkadaslarimizi minnacik evlerine yerlestirdik…Cok zavallilar valla, evlerinde bir tane aksesuar bile yok…Bari sokaktan tas toplayayimda evlerine koyayim…Yoksa almaya kalksak aksesuarlar cok pahali…Gerci gaza gekip ustune "Kayip Balik Nemo"’yu seyrettik ve Natalia salya sumuk icinde, yarin gidip baliklari göle salacagim diye tutturunca, zor vazgecirdik…Neyse iste yeni ev arkaslarimizla evimizi senlendirirler umarim, her ne kadar sesleri pek cikmasada…

06 Kasım 2006

Cadilar Bayraminiz Kutlu olsun… (03. November.2006)

Gecen cuma gunu Morris’te Cocuklar icin halloween Party yaptik..Saat 14:00’te 7-12 yas arasindakilere, 19:00’da da 12-16 yas arasindakiler icin party duzenledik..Hemen herkes cesitli cadi, buyucu ve diger bilimum garip kostumler giymisti..Bizde Cordula’nin saclarini kabartip ve Adams Ailesindekiler gibi yaptik..Benim sacalrimi da dikip ve eflatuna boyadik (Neden efletun demeyin..baska renk bulamadik da ondan..).Bir gozumu siyah boyayip yanagimada yara izi ve bir orumcek yapistirdik…Karim’in saclarina pamuklardan orumcek aglari yaptik…Fena sayilmazdi ama yasitiniz pek olmayinca tadi cikmiyor dogrusu…Ertesi gunde saat 21:00 de korku filmi gosterimi vardi...Stephen King’in romanindan uyarlama ”Hayvan Mezarligi”…Ben daha önce seyretmistim zaten ama gene yarisina kadar seyrettim…

Son olarak ayin 18’inde evde cadilar bayramini kutlayalim diye plan yaptik ve tanidigimiz isvec’teki tum gonulluleri davet ettik… Ama sanirim gelen olmayacak, cunku yol paralari cok pahali ve 5-6 kisi olacagiz gibi duruyor…

Havalar, kar, soguk ve yazdigim siirler…

Turkiye’de havalar nasil bilmiyorum ama bugun buraya yilin ilk kar taneleri dustu. Tamam suan belki yerlerde kar yok ve kar yagisi da durdu ama hava acayip soguk ve siddetli bir ruzgar var disarida…Akli olan disari cikmaz, ki zaten disarda da bir allahin kulu yok.. Herkes kapali bir yerlere atmis kendisini… Kimi hala is yerinde, kimisi evinde televizyon seyrediyor, genclerse buyuk olasilikla kafelerde oturuyorlardir…Akli olan cikmaz dedim ama bende ondan yok sanirim. Suan evdeyim fakat saat 18:00 de, yaklasik ikibucuk saat sonra, Gamla Stan’da arkadaslarla bulusacagim. Hasta olacagimi dusunmuyorum cunku sIkIca giyiniyorum.. gerci dun oda beni deliler gibi, saganak seklinde yagan yagmurdan koruyamadi ama ben giyiniyorum…Evet dun kafaya koydum internet kafeye gidecektim…Canim sIkIlmisti ve internete gidip birileri ile konusayim diye dusunmustum…Ha birde mektup atacaktim…Tabi bende bu inat olunca, yagmur ne kadar yagsada söz geciremiyor, geciremedi de lakin iyice sudan cikmis esege döndurdu beni…Herkes metroda bana bakiyordu… Kimbilir neler gecirdiler akillarindan benim hakkimda o an, pek iyi olduklarini dusunmedigim seyler… Nerden cikti bilmiyorum ama bu aralar siir yaziyorum.. Daha dogrusu yazmaya calisiyorum…Siz okuyunca ne dusunursunuz ama bence iyiler…Belki beni yadirgayabilirsiniz ama zaten ”yadirganmak, yazarligin en buyuk islevidir” demis Nadir Nadi. Bu sebeple aldirmayacagimdir sizlere… Daha onceleride (turkiyedeyken) yazmistim hatta yazdigim tek siir kendim icindi…ama bu kadar sIk rahatsiz etmiyordu ilham perisi beni.. ve farkli fikirler vermiyordu bana…

Neyse bu yazi cok uzadi ve konusundan cikmaya basladi...Bir sonraki yazimizda bulusmak dilegiyle, sevgiyle kalin...

31 Ekim 2006

Crayfish fish fish kayıkçı...

Cuma günü (ayın 27’sinde ) okulda öğretmenlerle ” Crayfish” Partisi yaptık. Aslında bu parti ağustos ayında yapılıyormuş ve okul eylülde açıldığı ve araya Oppet Hus gibi diğer etkinlükler girdiği için öğretmenler cuma günü bunu yapmaya karar vermişler… Neyse ne yaptık bu partide…Önce biz gittiğimizde (19:00 civarı…) öğretmenler atıştırıyorlardı. Alkollü ve alkolsüz şampanyalar açmışlar, çubuk kraker eşliğinde atıştırıyorlardı… Saat 20:00 gibi öğretmenler odasına, masaların başına geçildi… Ardından masalara genişçe cam kaselerde kerevitler, kocaman kocaman metal kapların içinde de karidesin ufakları geldi… tamam daha önce kerevit yemiştim (ve sevdiğimi söyleyemem…) ama

26 Ekim 2006

Çılgın Avrupa Partileri...

Evet dun aksam ramazaninda bitmesini firsat bilerek ev arkadaslarimla birlikte universite partisine gittik..Universite partisi derken, universite icinde bulunan bir diskodan sözediyorum… Fakat avrupada unniversite partisi deyince akliniza ne glir bilmem ama benim aklima ”cilgin” partiler geliyordu… Sizde eger ki öyle dusunuyorsaniz hemen vazgecin derim… Cunku

24 Ekim 2006

Bayram Uzerine…

Ailemden uzakta, ilk bayramımı geçirdim, ülkemden, dostlarımdan uzakta…Burada bayram benim için sıradan bir gün olmaktan öteye gidemedi..Aynı insanlar, aynı mekan ama en önemlisi de aynı ortam…Bayramda yalnız olmak gerçekten çok kötüymüş ve zaten ramazanında tadı yoktu bu sene benim için. Sahur yoktu bu sene, sahurda gezen ve bazen sürekli bizim kapının onunda çalmasına sınır olduğum davulcularda yoktu…Sıcacık, dumanı üstünde, mis gibi kokan ramazan pideleri de yoktu, donatılmış iftar sofrasının başında okunacak ezanı, patlayacak topu beklemekte… Dedim ya bu sene bayram benim için dostları ziyaretlerden, annemin yaptığı leziz baklavalardan, sürekli ş

Yemek yada yememek arasındaki ince çizgi..

Neden mi bahsediyorum? Başka bir ülkede, dilini bile bilmediğiniz insanların yaşadığı bir ülkede, normalde olsa dikkatinizi bile çekmeyecek olan miniminnacık şeyler; büyük, kocaman problemler halini alıyorlar.. İşte bunlardan biride yemek yemek…Burada yemeklere alışmak elbette çok güç oldu benim için… Fakat alışmaya başladım elbette…Normalde arada sırada balık yiyen, onu da ya özel günlerde yada annesinin zoruyla yiyen bendeniz, şimdilerde nerdeyse her ogün balık yiyorum. İsveçlilerin mutfaklarının vazgeçilmezi sanırım mikrodalga fırınlardır. Ayrıca buzdolaplarıda çift kapılı olup büyük bölüm genelde dondurulmuş gıdalara ayrılmış bölümdür. Evet isveçliler genelde dondurulmuş gıdaları tüketiyorlar yada dışarıda hazır yiyorlar yemeklerini. Fakat biz gönüllüler için dışarıda yemek, sadece hayatta kalmamıza yardımcı olan azıcık cep harçlığımızla mümkün değil… Doğal olarak

Stockholm ve Kultur (20.Ekim.2006)

Isvecliler ulkelerinin yarisinin ormanla kapli olmasi yada ulkenin 24000 tane adadan olusmasindan yada onbilnlerce gollerinin bulunmasiyle ovunmelerinin yaninda Stockholmluler dunyanin en fazla muzesine sahip olan sehirleriyle ovunmekteler..2 milyona yakin nufusuna 70e yakin muzesiyle kisi basina dusen muze sayisiyla dunyada en ondeler..Bende Mustafa’ninda burada bulunmasindan faydalanip beraber ilk muzemize gittik..Bu arada oilginc olan Isvec yillardir SOL partiler tarafindan yönetiliyordu fakat son secimlerde SAG parti iktidari ele aldi ve yaptigi islerden ilki muzeleri 2007 ocak ayindan itibaren parali hale getirmek oldu. Evet burada bazilari disinda muzelerin buyuk cogunlugu ucretsiz..Bizde Ucretsizlerden biri olan "Nordiska Museet" e gittik..Muzenin binasi gercekten guzel sanirim eski bir saray..Neyse ama muze pek hosuma gitmedi cunku pek birsey yoktu muzede..Özellikle bizim muzeleri dusununce..Ama isvecliler o azicik tarihi esyalarini öyle guzel sunuyorlar ki..Insan kendi ulkesindeki muzelerin durumunu aklina getirince uzuluyor..Keske diyor bizde boyle yapsak, özensek kimbilir kac tane muzemiz olur..Sanirim heryer muze olmak zorunda kalir.. :)
Muzede resim cekmek yasak oldugu icin resim cekemedim ama disardan cektiklerimde dijital makinam olmadigi icin simdilik bekleyecek..
Ilk muzeme gittim ve geriye yaklasik 65 tane muze var gitmem gereken..Acele etmeliyim ve ocak ayindan önce gidebildigime gitmeliyim.. Nede olsa ucretsizler.. :))

Stockholm ve Kultur (20.Ekim.2006)

Isvecliler ulkelerinin yarisinin ormanla kapli olmasi yada ulkenin 24000 tane adadan olusmasindan yada onbilnlerce gollerinin bulunmasiyle ovunmelerinin yaninda Stockholmluler dunyanin en fazla muzesine sahip olan sehirleriyle ovunmekteler..2 milyona yakin nufusuna 70e yakin muzesiyle kisi basina dusen muze sayisiyla dunyada en ondeler..Bende Mustafa’ninda burada bulunmasindan faydalanip beraber ilk muzemize gittik..Bu arada oilginc olan Isvec yillardir SOL partiler tarafindan yönetiliyordu fakat son secimlerde SAG parti iktidari ele aldi ve yaptigi islerden ilki muzeleri 2007 ocak ayindan itibaren parali hale getirmek oldu. Evet burada bazilari disinda muzelerin buyuk cogunlugu ucretsiz..Bizde Ucretsizlerden biri olan "Nordiska Museet" e gittik..Muzenin binasi gercekten guzel sanirim eski bir saray..Neyse ama muze pek hosuma gitmedi cunku pek birsey yoktu muzede..Özellikle bizim muzeleri dusununce..Ama isvecliler o azicik tarihi esyalarini öyle guzel sunuyorlar ki..Insan kendi ulkesindeki muzelerin durumunu aklina getirince uzuluyor..Keske diyor bizde boyle yapsak, özensek kimbilir kac tane muzemiz olur..Sanirim heryer muze olmak zorunda kalir.. :)
Muzede resim cekmek yasak oldugu icin resim cekemedim ama disardan cektiklerimde dijital makinam olmadigi icin simdilik bekleyecek..
Ilk muzeme gittim ve geriye yaklasik 65 tane muze var gitmem gereken..Acele etmeliyim ve ocak ayindan önce gidebildigime gitmeliyim.. Nede olsa ucretsizler.. :))

20 Ekim 2006

16-19 Ekim 2006 Varis Sonrasi Egitimi



Dönüş sonrası eğitiminde olduğum için uzun zamandır birşeyler yazma fırsatım olmadı.. Ama suan bakıncada anlatacak o kadar çok şey var ki şu bir haftada olan..Bildiğiniz gibi vizemde çıkan sorunlardan dolayı projeme yaklaşık gün geç başladım ve tabiki Ulusal Ajans tarafından gerçekleştirilecek Varış Sonrası Eğitimini kaçırdım..İşte benim gibi böyle kaçıran gönüllüler için yeniden bir eğitim yapıldı. Eğitimde toplam 8 kişiydik. Daniel (fransa), Tamara (çek cum.), Miguel(ispanya), Lukas (avusturya), Nora (almanya), Nansy (yunanistan), Mustafa(türkiye) ve ben..Eğitim genelde çok yoğun değildi..Daha çok outdoor aktiviteler şeklinde geçti..İlk gün dışarda çeşitli takım çalışması üzerine aktiviteler yaptık ama çoğu TOĞ’dan bildiğim şeylerdi.. Fakat ilginç olan Nansy ve Nora sürekli ben ve Mustafaya bakıyorr, sürekli bizi izliyorlardı.. Neyse o günün akşamı nansy ile oturup uzun süre konuştuk ve konu anlaşıldı.. Nansy sıkı bir Yunanlı ve bizim Türk olmamızdan rahatsız olmuştu.. Oturup neler konuşmadık ki,

15 Ekim 2006

On Arrival training


Oppet Hus bitti ve ilk görüntüler de elimize suan da ulaştı.. :) Oppet Hus'ten görüntüleri yayınlıyoruz (ilk resim Hokarängenskolan'dan..) ve sadece biz de bulabilirisiniz bu görüntüleri(amma düşük bir cümle oldu ama idare edin). Oppet Hus'te öyle pek birşey yapmadık. Veliler gelip derslere girip derslerin işleyişini seyrettiler o kadar. Ayrıca diğer gönüllü arkadaşlarımın

13 Ekim 2006

Yumurta kapiya gelince ve Öppet Hus..

Daha önce Öppet Hus'un ne oldugundan bahsetmistim ya iste yarin yapiliyor veli toplantisi..Tabi ne alakasi var degil mi yukardaki terimle..Var hemde cok..Cunku Öppet hus icin biz gonullulerinde geldikleri sehirleri tanitacaklari birer buyuk karton hazirlamalari istenmisti..Tabi bugun verecekmisiz bunu ki yerlerine asilsin..Tabi ben herzaman ki gibi yine son dakikaya kadar(son 1,5 saat) yapmadim benim sunumumu..tabi sonra kosa kosa eve gelip ve tabi girmem gereken bir dersi ekip (ama neyseki Jerry, dersin hocasi haasta oldugu icin ders iptal olmus..) sunumu hazirladim..Yarin Veli toplsntisi yapilacak ve ben velileri matemetik dersinde karsilayacagim..Ne yapayim diger gonulluler kendi dillerinde acilan derslere giriyorlar ama turk ögrenci cok olmadigi icin (sadece 1 tane ama onunlada henuz tanisamadim..umarim yarin olacak..) turkce dersi acilmiyormus..Bende dedigim gibi matemetik dersine girerek velileri karsilayacagim..Ne yapacagimizdan yada nasil gececegi hakkinda bir fikrim yok..Yakinda buraya resimleri koyacagim..Önce bir tane dijital bir fotograf makinasi bulmam lazim tabi.. Birde haftaya internete giremeyebilirim cunku "Dönus sonrasi Egitimi" ne katilacagim ve bir hafta surecek..Görusmek uzere..

11 Ekim 2006

Oyuna devam..


Bu haftayı derslere gire çıka bitirmek üzereyim. Yandaki de Hokarängen skolan işte..Bu hafta suana kadar neler mi yaptım? Valla evde sürekli dönmüş gıdalar yediğimiz için (ben yeni geldim şimdilik sorun değil,ama diğerleri bir aydır aynı şeyleri yedikleri için sorun oluyor tabi..) bir toplantı yaptık ev arkadaşlarımızla ve louse ve İnger´le bu kobüyü konuşmaya ve bir şekilde bir çözüm üretmeleri gerektiğine karar verdik..Ayrıca evde bulunan bilgisayar(dandik birşey ama olsun genede..) da ınternet bağlantısı olmadığı için sadece akşamları Youth Center dan nete girebiliyoruz..Buda sorun oluyor bazen..Birde

08 Ekim 2006

Gamla Stan Sokaklarinda..


Bugün haftasonu olması ve birde havanın güzel olması sebebiyle Stockholm`e gideyim dedim..Ama bu sefer tek başıma gitmeye ve Stockholm´ü keşfetmeye karar verdim..Ve düştüm yollara.. Stockholm benim kaldığım yere yani Hokarängen`e metroyla yaklaşık 20 dakika uzaklıkta..Bu arada burada araçlar nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama hep tam zamanında geliyorlar duraklara (Türkiye´de pek olan birşey değil nede olsa..) ve duraklarda bir sonraki aracın ne zaman geleceği mutlaka yazıyor. Bunun kötü yani araç 3 dk. sonra bile gelecek olsa o 3 dakika size durakta valla bir ömür geliyor (ve hala anlamıyorum neden Türkiye´de o kadar bekliyoruz ama neden bize pek koymuyor o kadar beklemek..sanırım alışkanlık..). Her neyse çıktım işte yola ve Stockholm´den bir önceki durakta, Gamla Stan'da indim.Gamla Stan, eski Stockholm..Stockholm'ün eski sokaklarında biraz dolaştım ve pazar günü olduğu

05 Ekim 2006

Hökarängenskolan´daki gunlerim..

Burada gunduzleri cok guzel geciyor. Cunku gunduzleri okulda oluyorum ve bircok insanla az da olsa konusma firsatim oluyor. Ena zindan dilimin yettigince.. Ama aksamalri ozelliklede genclik merkezi kapandiktan sonra yapacak birsey bulamiyorum. Evde zaten cok konusmuyoruz birbirimizle cunku Cordula disinda hepimizin ingilizcesi kotu. Sadece cok gerekli oldugu zamanlarda konusuyoruz..
En iyisi ben suana kadar yaptikalrimdan bahsedeyim biraz.. Okulda(Hökarängenskolan) bugune kadar Isvecce, spor ve matematik derslerine girdim. Hatta biraz once matemetik dersinden ciktim. Hatta ve hatta matematik dersinde yoklamayi ben aldim ve daha once sinavi kacirmis 2 ogrencinin sinavlari esnasinda baslarinda ben durdum. :p Matematik dersinde ben 9. siniflara giriyorum. Bugunku konulari geometriydi ve geometrik sekiller uzerinde durdu ogretmenleri. Ögretmenlerinin adi Charlott..Cok tatli bir kadin, surekli guluyor ve bana cok ayrdimci oldu. Derse girmeden once bana geometrik sekillerin ve bazi matemetik terimlerinin isvecce anlamlarini verdi ki dersi daha rahat anlayabileyim..Cok hizli ingilizce konusuyor ve bende cogunu analmiyorum. :p

Ayrica dun spor dersine girdim bir nevi benden egitimi.. Ögretmenin adi Jerry..iyi biri oda..Zaten suana kadar kotu biriyle tanismadim ki.. :))Ama en ilginci cocuklar dersten sonra dus alirlarken kullandiklari dus kabinlerini gorunce oldu.. Daha dogrusu goremeyince..Evet dus kabinleri yok..Yani ayri ayri falan degil..Garip yani bize göre..

Ayrica bu klavyeyide kullanmasi zor cunku harlerin yerleri cok farkli ve zaten turkce karakterler yok..Ha sadece "ö" harfi var, zaten oda isveccede de var..

Yarin ki ders programim da Ingilizce, matematik ve spor var gene.. Ingilizceye bugunde grmem gerekiyordu programima gore ama kacirdim.. :))

Sanirim bu kadar yeter simdilik..Biarz maillerime bakmam lazim..Bide zaten suan okuldan nete giriyorum ve ögretmenlerden biri gelince onlara vermem lazim makinayi..Yani öncelik onlarin..

Görusuruz.. Bu arada Turkiye´den buraya mesaj atmasi ne kadar bilmiyorum ama biriniz atinda ögrenelim.. :))

03 Ekim 2006

Hej från Sverige!.. (Isvec`ten selamlar!)

Evvvvvvvvveeeeeetttt... Sonunda Isvec"teyim.. yaklasik 5 gundur buradayim.. Burasi gercekten cok guzel..Insanlar cok sicakkanlilar (en azindan ev arkadaslarim ve okuldakiler..) burada okula(Hökarängenskolan..okulun ismi bu..biliyorum biraz zor okumasi ama insan alisiyor zamanla..). Evde 4 kisi kaliyoruz.

Karim(Fransa), Natalia(Ispanya), Cordula(Avusturya) ve ben tabiki.. Yemkleri kendimiz yapmamiz lazim ama ben daha alisamadim yemeklere.. hepsi donmus gida..Ama alisacam insallah..

Okulda bazi derslere girmeyi planliyorum tabiki tek basima olmayacagim.. Ben simdilik Isvecce, Matematik, Spor, Astronomi ve ingilizce(gelistirmem lazim dilimi :p ). Ama programim epey bos hala baska derslere de girmeyi planliyorum.. Ama suan icin ne olur bilmioyorum.. Zamanla olacak ama..

Ayrica bugun Stockholm"e gittim ve birkac Turkle tanistim..Onlardan da yardim alarak kendime bir Cep Numarasi aldim..

Numaram: 0046 76 291 25 91

Beni buradan arayabilirsiniz..Mesajda atabilirsiniz.. Atinda zaten :))

Bu arada Stockholm super bir sehir..Heryer cok temiz.. Her ulkeden insan var.. Harkes en az 2 dil bilio.. Bide burada sanirim asla trafik kazsi olmaz.. Cunku arabalar cok yavas gidiolar ve birda kose baslarindaki trafik lambasi sayisi inanilmaz derecede cok..Yayalara özel var, arabalara özel var, bisikletlere özel var.. Bir de heryer agac..O kadar cok ki.. Heryer orman diyebiliriz aslinda.. Valla yollari ezberlemeye calisiyorum cunku ormanda kaybolabilirim..Ayrica kuresel isinma buralara hic ugremamis gibi..Sanirim agaclardan da kaynaklaniyor olabilir bu..

Bu arada internete aksam 19:00 ile 22:00 arasi acik olan youthCenter`dan girebiliyorum.. Ama orasida pazartesi ve cumartesi kapali..

Okulda hemen hergun (dedim ya ders planim tam olarak hazir degil ama..) en gec 16:00 da bitiyor.. Burada yuzme, aerobic, spor kurslarina katilmak tum halka ucretsiz.. Sadece o sehirde yasamaniz yetio.. Sizden ev adresi istiyorlar o kadar.. Belki ben de yuzmeye gidebilirim ama bilmiyorum suan icin..

Neyse simdilik bu kadar yeter sanirim.. Görusmek uzere.. Hoscakalin!..

12 Eylül 2006

Birşey yapmadan beklemek kötü bi'şeymiş..

Bugün vize başvurumun 12. günü ve hala bir sonuç yok..Dün Louise, Emrah'ı aramış ve İsveç konsolosluğundan benim vizemin çıktığını söylemiş..Emrah'ta beni aradı ve bende hemen konsolosluğu aradım ama sadece İsveç'ten vize verme sürecinin hızlanması için talep geldiğini fakat şuanda hala vizemin çıkmadığını söyledi.. Birkaç dakikalık heyecenım kursağımda kaldı..Hala bekliyorum sonuç olarak..

İsveç öncesi Bursa..

Geçen cumartesi İsmail ile Bursa'ya Kenan'ın yanına giderek 2 hafta öncesinde yaşanan Kenan'ı satma operayonunu affettirmeyi amaçladık... Döndüğümüzde başarmıştık.. :)
Bursa'da Kenan ve Ebru ile buluşarak Küçük bir İznik Anadolu Lisesi mezunları buluşması yaşadık.. Nede olsa hepimiz okullarımızı ya bitirmiştik, yada bitirmek üzereydik.. Ayrıca Kenan çalışmaya başlamıştı bile.. Pazar sabahı kahvaltı için İnkaya'ya tarihi Çınar'a gittik..Gözleme yedik.. Tepelere doğru çıkıp yol kenarıda böğürtlen topladık.. epey eğlendik.. Eee birde cumartesi akşamı Kenan'da buz gibi biralarımızı yudumladık..
Güzeldi yani..Fakat öyle görünüyor ki, İsveç'e gitmeden önce son biearaya gelişimiz oldu bu.. Tabi benim vize çıkmamakta bu kadar ısrarcı olmaya devam ederse son buluşmamız olmayacak..

07 Eylül 2006

Bekle babam bekle..

Vize başvurumu yapalı tam bir hafta oldu ve hala birşey yok ortada.. Dün konsolosluğu aradım ama henüz çıkmadığını söylediler.. Üstelik telefondaki kadın en az 3-4 hafta içinde çıkacağını söyledi.. Moralimi bozdu..

İstanbul İstanbul İstanbul

İstanbul.. Gecen hafta boyunca hep İstanbul'daydım ve bu şehir ilk defa bana bu kadar güzel gözüktü.. Bunun sebebi belki daha önceki gidişlerimin hep kış aylarında olmasıydı, ama asıl sebebin bu olduğunu sanmıyorum. Bu gidişimin asıl sebebi vize başvurumu yapmaktı ve yaptımda.. Ama nasıl? İstiklal Caddesinde koşturara koştura yetiştim ve sonunda başvuruyu yaptım.. Ama asıl anlatmak istediğim İstanbul'da cuma günü gezintimizdi. Cuma günü saat ikide taksim meydanında (o kadar koştuktan sonra iyice öğrendim ve zaten bildiğim tek yerdi İstanbul'da) buluştuk. Önce İstiklal de biraz dolaştıktan sonra, Eminönünde Galata Köprüsünde balık ekmek yedik.. Balık öyle çok aradığım bir yiyecek olmasa da o gün nedense bana çok tatlı geldi.. Ardından Beşiktaşa oradan Bebek sahillerine gittik ve oradaki evlere hayran kaldığımı söyleyeyim laf arasında.. Dondurmalarımızı yedik.. Bol bol yürüdük..yürüdük..yürüdük... F.S.M. Köprüsünün altından geçerken dilek tuttuk ama kabul olur mu bilmiyorum :P Baltalimanı sahilinde kahve içip fal baktık.. Ardından Emirgana gidip, çay içtik.. Artık hava karamaya başlamıştı ve bizde beşiktaştan vapurla kadıköye döndük..
İstanbul o gün çok güzel gözüktü gözüme, daha önce hiç olmadığı kadar güzel hemde.. Dedim ya çok yürüdük, iyice yorulduk.. Ama kendi adıma koşusursam ben çok keyif aldım o günden.. O günün mimarı Tuğba'ya gerçekten çok teşekkür etmek lazım..Çok teşekkür ederim Tuğba..O gün eksik olan tekşey yanımıza fotoğraf makinası almamamızdı..
Bu arada unutma bir daha ki sefere İstanbul'un tarihi yerlerini gezeceğiz..

30 Ağustos 2006

Amanın Bürokrasi geliyor..Kaçıınnnnn!..

Aman allahım nedir bu Türkiye'de ki bürokrasi olayı.. Okul bittiğinden beri yapmaya çalıştığım her işte karşıma çıkan bürokrasi, son zamanlarda önce okuldan çıkışı almak için Eskişehir'de karşıma çıktı. Tüm çabalamalarıma rağmen çıkışımı ancak yaklaşık 10 günde alabildim. tam herşey bitti, artık rahatlıkla askerliğimi tecil edebilirim diyordum ki, bu seferde bürokrasiye güzel ülkemizdeki kurumlar arası iletişimsizlik çıktı. Askerlik için gerekli her türlü belgem ve herbirinden 3-4 tane fotokopisi ile İznik askerlik şubesine gittim. Orada doktor heyeti olmadığından dolayı beni Gemlik'e yolladılar(aslında böyle yapmamaları gerekiyormuş..). Neyse ben genede olacaklardan habersiz bir şekilde Gemlik'e gittim. önce kaydımın Zile'ye bağlı olmasından dolayı sorun çıktı ve memure hanım (!) faks çekeceğini ve ancak yarın işlemlerimi yapacağını söyledi (bürokrasi iş başında)... Bizde işlemleri hızlandırabilmek amacıyla Zile'yi arayarak faksa hemen cevap vermelerini rica ettik. Neyse faks öğleden sonra geldi, tabi bu arada ben hala Gemlik'te bekliyorum. Fakstan sonra gerekli imzalar için sıraya girdim ve imzaları attırdım. Sıra soyunup muayene olmaya gelmişti..Bunun son adım olacağını sanıyordum(!). Yanılmışım!. Muayene belgelerini kontrol eden kadın okuldan mezun olduğuma dair belgenin istenen formatta olmadığını söyleyerek belgelerimi kabul edemeyeceğini söyledi... Şok yaşıyordum. Kadına bir sürü dil döktüysem de kabıul etmedi. Sonra komutan geldi ve olayı sordu. Bende olayı anlattım. Yurtdışına çıkacağımı, AB projesi olduğunu, her türlü masrafımın karşılanacağını ve herşeyin buradan alacağım askerlik durum belgeme bağlı olduğunu söylesemde kadın olmaz demekte komutan ise bir bakalım demekteydi.. Neyse Gemlik'e gelişimden yaklaşık 6 saat geçmiş olmasına rağmen hala bir değişiklik yoktu durumumda.. Sonra ben okulu aradım ve öğrenci işlerinden biriyle konuştum ve bana okuldan mezun olduğumu belirten ve diplomayı alana kadar başka bir belge vermeyeceklerini söyledi. Ama komutan aradığında okulu, telefonları ya açmadılar, yada sürekli başka yerlere yönlendirdiler ve onun sorularını yanıtsız bıraktılar, tabi buda komutanı iyice sinirlendirdi.. Saat 17:35 gibi artık son aramalardan ve doktor heyetinin dağılmasından sonra ve tabi benim tüm ümitlerimin tükendiği dakikalarda komutan (Serkan Yüzbaşı..Bugünden itibaren Serkan Binbaşı..) belgemi kabul edeceğini ama ailemden birinin benim diplomayı en kısa sürede getirmesi karşılığında gerekli belgeyi vereceğini ama muayene olmadığım için ertsei gün tekrar gelip muayene olmamı söyledi. Ertesi gün gittim ve artık askeriyedeki tüm memurlar tanıyordu beni.. Hepsiadımla hitap ediyorlardı ve yaşadığım sıkıntıdan dolayı birazda acımışlardı sanırım.. Neyse sonunda belgeyi aldım ve şuan İstanbul'dayım.

Yarın vize için başvuruyu yapacağım.

Umarım bir sorunla karşılaşmam ve eylül ayında İsveç'te olurum..

25 Ağustos 2006

Ayrılış Öncesi Eğitimi, Ankara


Ayrılış öncesi yapılan ve aslında EVS de karşılacağımız herşeyin toz pembe olmadığını iyice anlatan bu eğitimde bir sürü yepyeni arkadaşla tanıştık... Üç gün süren eğitimde genelde EVS hakkında kafamıza takılanları öğrenirken bir yandan da orada karşılacabileceğimiz muhtemel sorunlara karşı çözümler üretmeye çalıştık. Ve iyice hazırlandık diyebilirim. İlk gün (pazartesi) herkes yoldan gelmişti, yorgundu ve yeni yeni tanışıyorlardı. İlk tanışmamızı AGH Tv olarak yaptık :) Ardından yapılan ufak tefek canlandırıcılar ile katılımcılarbirbirlerini iyice tanımaya başladılar. Üzerlerindeki o ilk

Ankara-Eskişehir-Bursa yolları taştan...

Suan Eskişehirdeyim ve Osmangazi Üniversitesinin Kütüphanesinden yazıyorum tüm bunları.. Pazartesiden perşembeye kadar devam eden EVS için ayrlış öncesi eğitiminden dün öğle saatlerinde ayrılarak Eskişehire geldim. Bugün okulu bitirdiğimi belirten belgeyi öğrenci işlerinden alabilirsem pazarteside askerliğimi tecil ettirerek vize işlemlerine başlamak amacıyla İstanbul'a gideceğim.

17 Mayıs 2006

Başlıyoruz..

Merhaba yakında okulumun bitmesi ve ardından eylül ayı gibi İsveç'e gidecek olmamdan dolayı bu blog sitesini yapma gereği gördüm. Böylece benim yaşadıklarımı insanların görüp,belki kendilerine bir fayda sağlarlar...
 
Blogger Templates